Telefon+90 (0212) 286 11 30

Yemek

Türk mutfak kültürünün tarihsel kökleri, 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud'un yazdığı Divanü Lügati't-Türk eserinde detaylı bir şekilde görülmektedir. Bu dönemde Türk mutfağı, göçebe yaşam tarzının etkisiyle şekillenmiş, hayvansal ve tahıl bazlı gıdalar ağırlıklı bir beslenme düzeniyle kendini göstermiştir. Eserde yer alan terimlerden, Türklerin sadece et ürünlerine değil, unlu mamullere, sebzelere ve çeşitli baharatlara da hâkim oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin, "buhsi" adlı yemekte buğday, badem ve süt gibi malzemeler kullanılmış, hem katı hem de sıvı olarak tüketilmiştir. 11.yüzyılda Türkler, göçebe yaşamın gerekliliklerini karşılayan pratik yemek hazırlama ve depolama yöntemlerine sahiptiler. Pekmez (bekmes), kurutulmuş kayısı ve üzüm (çahşaq), karışık unlu yiyecekler (awruzi) gibi ürünler mutfak repertuarının bir parçasıydı. Ayrıca, farklı otlar ve bitkiler de yemeklerde kullanılıyordu; örneğin dağ sarımsağı (basar) ve dağ ıspanağı (bustulı), hem lezzet hem de besin kaynağı olarak tercih edilmişti.

Göçebe yaşam giysileri

Eser, yalnızca yiyeceklerin değil, aynı zamanda mutfak gereçlerinin çeşitliliğini de gözler önüne sermektedir. Kesici aletler arasında "biçek" (bıçak) ve "ekdü" (oyma bıçağı) dikkat çekerken, saklama kapları da yemeklerin muhafazasında önemli rol oynamıştır. Bu dönemde, gıdaların saklanması ve işlenmesi için kullanılan yöntemler, modern buzdolabı ve dondurucu gibi teknolojilerin öncüsü niteliğindedir

Göçebe yaşam giysileri

Türk mutfak kültürü, bu dönemde hem coğrafi hem de sosyal yaşamın izlerini taşır. Divanü Lügati't-Türk’teki kayıtlar, Türk mutfağının hem sade hem de işlevsel yönlerini ortaya koyarken, yüzyıllar boyunca gelişen ve zenginleşen Türk mutfağının temellerini atmıştır. G öçebe yaşam tarzı, tarım, hayvancılık ve çevredeki bitkilerden yararlanma gibi unsurlar, Türk mutfak kültürünün karakteristik yapısını oluşturmuştur​

Göçebe yaşam giysileri