Kaşgarlı Mahmud'un 11. yüzyılda yazdığı Divan-ı Lügati't-Türk, Türk dilini ve kültürünü tanıtan önemli bir eserdir. Aile kavramı, bu dönemde Türk toplumunun temel yapı taşlarından biri olarak karşımıza çıkar. Divan-ı Lügati't-Türkte aileye dair doğrudan bir tanımlama olmasa da, dönemin sosyal yapısı ve aile içindeki ilişkiler üzerine bazı ipuçları bulmak mümkündür. Türk toplumunda aile, geniş ve akrabalık bağlarına dayalı bir yapıya sahipti. Aile reisinin genellikle erkek olduğu, ancak kadınların da önemli bir rol üstlendiği görülür. Eserde, ata (baba), ana (anne), kız ve oğul gibi terimler, aile bireylerinin rolleri hakkında bilgi verir. Ailedeki üyeler arasındaki hiyerarşi, özellikle erkeklerin lider konumunda olduğu, ancak kadının da evin düzeni ve yönetiminde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, ailedeki akrabalık ilişkileri, Türk toplumunun sosyal dayanışma anlayışının bir yansımasıdır. Kardeşlik, akrabalık bağları ve aile içindeki görevler, dönemin toplumsal yapısını şekillendiren önemli unsurlar arasında yer alır. Divan-ı Lügati't-Türk, aile içindeki bu tür ilişkileri ve kavramları dile getirerek, o dönemin Türk ailesine dair değerli bilgiler sunmaktadır.
İslamiyet’ten önceki Türklerin sosyal yapıları ile ilgili bilgiler Türkçe metinlerde yer her zaman almaktadır. Orhun Kitabeleri’nde Türk sosyal hayatını ifade etmek için oguş (aile), urug (aileler birliği), bod (boy, kabile), bodun (boylar birliği) ve il (devlet) yapılanması görülmektedir.
Hun Devleti’nde ailenin gücünü yitirmekle savaş gücünü yitirmek eşdeğer görülmüştür. Aile sözcüğü eski Türkçe metinlerde geçmektedir. Ahmet Caferoğlu, aile sözcüğünü oguş sözcüğü ile tarif etmiştir. Ona göre oguş; kabile, soy sop, aile, klan, nesil anlamına gelmektedir. Bu sözcükten türemiş oguşlug ise kabileye, soya mensup anlamındadır. Kaşgarlı Mahmud oguş sözcüğünü oymak, hısım, akraba anlamında tanımlarken aile, hısım sahibi olmak anlamında oguşlanmak; aile, hısım sahibi anlamında oguşlug5 sözcüğünü vermiştir İslamiyet’ten önceki Türk toplum yapısının temelini oluşturan aileler bir araya gelerek soy, cins ve nesil anlamlarına gelen urug denilen yapıyı meydana getirmişlerdir. Urug, aynı zamanda aileler birliği anlamındadır. Aileler ve soylar bir araya gelerek boy adı verilen sosyal yapıyı oluşturmuşlardır. Caferoğlu, boy biçimindeki sosyal yapılanmayı bod olarak tanımlar. 8 Kaşgarlı Mahmud da boy sözcüğünü bod biçiminde aktarır. Ulus, kavim, kabile, aşiret, hısım 9 anlamındadır. Boyların başında gerektiğinde iç dayanışmayı sağlayacak, hak ve adaleti gözeten, boyun menfaatlerini koruyacak silahlı güç kullanmaya yetkili beg (bey) yer almıştır. boylar bir araya gelerek bodun adı verilen sosyal yapıyı oluşturur. Bodunlar bağımsız olabildikleri gibi bir “il”e bağlı olarak da hüküm sürebilmişlerdir. Bodunlar sıkı iş birliğinin sonucunda meydana gelmiş siyasi yapılardır. Bodunların başında genellikle devletin merkezinden gönderilen erkin, ilteber veya şad unvanlı yüksek dereceli memurlar görev yapmıştır. Eski Türk toplum yapısında boy ve bodunlar bir araya gelerek il, yani devleti meydana getirmişlerdir. Devlet, belli bir coğrafya üzerinde kurulmuş siyasi bir teşkilat yapısıdır. Devleti “kağan” adı verilen liderlik vasfına sahip Tanrı tarafından kendisine kut verilmiş kişiler temsil etmiştir.